26 Kasım 2013 Salı
ÖYLE
Sonra dayanamıyorsun.Her şeyi içine atmaktan yavaş yavaş tükendiğini hissediyorsun.Seni çok iyi anlıyorum diyen herkesin ,seni anlamadığını görüyorsun.En yakınından uzaklaşıyorsun.Yapabildiğin en iyi şeyin ,yazmak olduğunu görüyorsun.Yazıyorsun.Herkesten saklasan da gizlesen de tükeniyorsun.Hani o dışarıya verdiğin mutluyum imajı var ya,içini yiyip bitiriyor.Biri gelse ve gerçekten de tam anlamıyla yanında olsa,düzeleceksin gibi geliyor.Ama o kadar çok yenilgiye uğradın ki sevmede değer verme,bir yanın hep kimseye güvenme diyor .O yanına yenilmeye başladığın zaman,asıl acıları tatmaya da başlıyorsun.İşte o anlar kalbinin,aklını yendiği anlar oluyor.Ve benim kalbim aklımı hep yeniyor.Değer vermekte bir sorun yokta,aynı önemi,ilgiyi,sevgiyi,değeri göremeyince başlıyor asıl sorun.Asıl sorunlar,asıl canını yakanlar oluyor.Birde yitirdiklerin var ,dönülmez yolda bıraktıkların,geri dönmeyeceğini ezberlediklerin.Hani her yerde derler ya ''hayat devam ediyor'' aynen öyle.Ne giden geri geliyor,ne kalanlar değerini biliyor,ne yerin,ne de kıymetin değişiyor.Sen sadece günden güne eriyorsun,tükeniyorsun,hissizleşiyorsun.Ama gerçekten de bir gün aklım bu savaştan üstün çıkarsa,o zaman tam anlamıyla sevdiğim insanlar,tam anlamıyla soğukluğu tadacaklar..
23 Ağustos 2013 Cuma
Özet
Bazen diyorum sil lan her yerden sil kontrol etme.Ne twitter'ını ne facebook'unu kontrol etme.Bakma ne yapmış,ne yazmış,nereye gitmiş,kimi favlamış.İlgilendirmiyor seni.Sevgilin mi?Hayır.Sadece senin olmadığı halde her şeyinmiş gibi sahiplendiğin kişi bakıyor mu ? Umursuyor mu seni ? Gittiğin yerleri ezberliyor mu? Aklına kazıyor mu yaptıklarını ? HAYIR.
Onun hiç canı yanmıyor.
Çünkü seni sevmiyor..
Onun hiç canı yanmıyor.
Çünkü seni sevmiyor..
Mesafelerin Taaaa -,-
Zaten kimsenin okumayacağını biliyorum, okuyanların da kim olduklarını üç aşağıya beş yukarı biliyorum. Hepsi iyi tanıyan insanlar beni, aslında buraya yazacaklarımı çok çok önceden bilen insanlar.
Hayatta o kadar yalnızdır ki insanoğlu, her daim yanındayım diyenler bile bir nefes, binlerce kilometre uzağındadır aslında. Mesafelerin önemi yok denir hep sevdalarda, gerçekten yok mudur acaba? Yoksa mesafeler yüzünden mi ayakta kalıyor ilişkiler, yoksa hasret duygusu mu ayakta tutuyor sevgileri/aşkları. Aslında güvendir mesafeleri bile hiçe saymayı gerçek kılan.
Her şeye gücü yeten insanoğlu mesafeler yüzünden acı çekebiliyor, sevdiğinin en zor anında yanında olamıyorsun. Ya da tam tersi en zor anında yanında sevdiğini istiyorsun ama arada binlerce kilometrelik mesafeleri görüyorsun. Tam 22 Saatlik yol, 22 Saat ve sonunda mutluluk olan bir yol. Tabi geri dönmemek üzere gidersen sonunda kalıcı mutluluk olan bir yol.
"Hasret Çektim, Gönül Verdim." diyor şarkı sözünde, hasretlik acısının nasıl bir şey olduğunu anlatmaya çalışır derecede. Neyse gereksiz yere saçmalamaya başladım galiba. Yine bir kaç satır yazayım derken işin içine ettim ve bırakıp gidesim var.
Yine son söz olarak tavsiye vereceğim tabi okuyan olursa onlara. Siz siz olun yanınızdaysa sevdiğiniz kıymetini bilin, araya mesafe girdiğinde yaşadığınız acıyı tahmin bile edemezsiniz. Ve inanın yaşamak isteyeceğiniz son histir araya mesafe girince duyulan özlem duygusu. İnsanı içten içe kemirir ve yapacak bir şey bulamazsın ya çaresizliğin en doruk noktası o andır. Bir gün, bir hafta yanında olmak bile size bir ömür yetebilecek sevdiğinizden binlerce kilometre uzakta olursunuz bir anda acının daniskasını yaşarsınız.Ben yaşamadım,Hilal'den esinlendim.Bu yazımı da onun için yazdım..
Neyse sağlıcakla kalın...
18 Ağustos 2013 Pazar
Sen hala neyi bekliyon heyy :))) ?
Zaman ne çabuk geçiyor değil mı? Tek bir şarkıyla gidiyorsun uzaklara ve sonra gün doğuyor bitiriyor değil mi acısı?Başın dönüyor adımlarını sayamıyorsun,gülüyorsun ama için acıyor değil mi? Sıkılıyorsun bazen de aklına bile gelmiyor canını en çok yakan şey? Biliyorum yalnız değilsin diyorlar ama gene tek başına kalıyorsun değil mi? Ders alman gereken dünlerin var, uslanmayacağın yarınların,etrafında insanlar.Sahte gülüşleri var,bilsen de içine attığın çaktırmadıkların .Geçmişin olanların yaptıklarından dolayı ödediği bedeller var,en mutlu olduğun yerin mutsuz anılara olan şahitliği var,biliyorum.Bitmez ya,bu başka deyip yeni aşka farkına varmadan tutulmuşluğun var,bakışında donduğun,gülüşüyle ısındığın geceler var,kim bilir.Sakın karıştırma ben o değilim özür dilerim.Belkide değilim belki son da olamam,konusu açılır sana kızar hafiften sitem ederim.Susarım yaşadığın geçmiş neyse benimdir derim,kendi kendimi yerim.İnsanlar bakmak istedikleri yerden bakar hayata..bense senin baktığın yerden seni izlerim.
Hadi moralini bozma gülümse canısı ,dünyanın en güzel yeri kişiye göre değişir ama senin en güzel yerin yanımsa eğer,seni ölene dek seveceğim.
![]() |
17 Ağustos 2013 Cumartesi
Hepsi bu
Çek bir sandalye,otur.Al eline defterini ,çevir tek tek
yapraklarını.Aralarda ona yazdığın sözleri ve şiirleri oku.
Sonra boş bir sayfa bul defterinden,al eline defteri ve nefretini
kusarcasına yazmaya başla.İçini dök mısralara,kendini bul her
satırda.Ardından bırak yazmayı.Düşün geçmişi ve biraz
tebessüm et,sonra o gelsin aklına.Çektirdiği tüm acılar,
haksızlıklar üzsün,ve hatta bu yüzden ağlamaya başla.Sonra sil gözyaşlarını.
Ve deki;'onu unutmalıyım,atmalıyım kalbimden.'
Lanet et her şeye ve tekrardan ağlamaya başla.Yeniden gelsin
anılarınız aklına.Sonra aç sizin şarkımızı.Sesini kulaklarında
hisset,yanında olduğunu farz et;hiç gitmemiş gibi..Ve sonra
yine devam et duygularını kalem ile deftere iletmeye.Gözün
masanın üstündeki resminize ilişsin.Ne kadar bakmak istemesen
de al eline resminizi.Sonra bir öpücük kondur yanağına.Ardından
devam et yazmaya,son olarak;'attığın her adımda,aldığın her
solukta,söylediğin her sözde,mutlu olduğun her günde beni
hatırla sevdiğim..'diyerek söküp at hayatından onu.Ve hayatını
bitirircesine koy cümlelerine son noktanı.Ve dal hayallere,
mutluluğu yaşa yalandan.Ertesi sabaha bir adım daha yaklaş
ölümüne..
yapraklarını.Aralarda ona yazdığın sözleri ve şiirleri oku.
Sonra boş bir sayfa bul defterinden,al eline defteri ve nefretini
kusarcasına yazmaya başla.İçini dök mısralara,kendini bul her
satırda.Ardından bırak yazmayı.Düşün geçmişi ve biraz
tebessüm et,sonra o gelsin aklına.Çektirdiği tüm acılar,
haksızlıklar üzsün,ve hatta bu yüzden ağlamaya başla.Sonra sil gözyaşlarını.
Ve deki;'onu unutmalıyım,atmalıyım kalbimden.'
Lanet et her şeye ve tekrardan ağlamaya başla.Yeniden gelsin
anılarınız aklına.Sonra aç sizin şarkımızı.Sesini kulaklarında
hisset,yanında olduğunu farz et;hiç gitmemiş gibi..Ve sonra
yine devam et duygularını kalem ile deftere iletmeye.Gözün
masanın üstündeki resminize ilişsin.Ne kadar bakmak istemesen
de al eline resminizi.Sonra bir öpücük kondur yanağına.Ardından
devam et yazmaya,son olarak;'attığın her adımda,aldığın her
solukta,söylediğin her sözde,mutlu olduğun her günde beni
hatırla sevdiğim..'diyerek söküp at hayatından onu.Ve hayatını
bitirircesine koy cümlelerine son noktanı.Ve dal hayallere,
mutluluğu yaşa yalandan.Ertesi sabaha bir adım daha yaklaş
ölümüne..
20 Temmuz 2013 Cumartesi
Gece gece çenem düşüyor kusura bakmıyorsunuz dimi ????
Aslında çok şey anlatabilirim. Anlatasım da var ama…
Ama işte, aması var, birden dur diyorum. Neden anlatasın ki, neden yani? Yazmak ya da anlatmak çözüm değildi ki. Anlamazdı insanlar.
Anlatmalıydım oysa, kaybedecek hiçbir şey kalmadığında ne hale geldiğimi, gelebileceğimi, sonu gördüğümde nasıl kendimi aşağılara korkusuzca bıraktığımı, yalnızlıktan hiç korkmadığımı aksine ona
Yine yazacak onlarca şeyim var ama nasıl anlatsam bilemiyorum ki konulu gecelerden birindeyiz işte.
Hepsi bu.
Anlatmalıydım oysa, her şeyi, mutlu olduğum o bir kaç saniyeyi, sonra yine soğuk ülkeme nasıl döndüğümü, sevdiğimin bir kaç insanın gülüşüne sebep olduğumda ki mutlu olan beni, kaçmak istediğim anları, mecburiyetlere olan karşıtlığımı, derinlere dalıp nasıl nefessiz kaldığımı, yaşar gibi yapıp öldüğümü, gitmişliğimi gelmişliğimi, boşluklarımı ve yokluklarımı..
Yine anlatacak çok şeyim var ama ne anlatsam anlayacak biri var, ne de benim öyle saatlerce anlatasım, susayım, anlasın konulu gecelerden birindeyiz işte
Hepsi bu.
Öyle işte.
Uyusam mı ki?
Ama işte, aması var, birden dur diyorum. Neden anlatasın ki, neden yani? Yazmak ya da anlatmak çözüm değildi ki. Anlamazdı insanlar.
Anlatmalıydım oysa, kaybedecek hiçbir şey kalmadığında ne hale geldiğimi, gelebileceğimi, sonu gördüğümde nasıl kendimi aşağılara korkusuzca bıraktığımı, yalnızlıktan hiç korkmadığımı aksine ona
Yine yazacak onlarca şeyim var ama nasıl anlatsam bilemiyorum ki konulu gecelerden birindeyiz işte.
Hepsi bu.
Anlatmalıydım oysa, her şeyi, mutlu olduğum o bir kaç saniyeyi, sonra yine soğuk ülkeme nasıl döndüğümü, sevdiğimin bir kaç insanın gülüşüne sebep olduğumda ki mutlu olan beni, kaçmak istediğim anları, mecburiyetlere olan karşıtlığımı, derinlere dalıp nasıl nefessiz kaldığımı, yaşar gibi yapıp öldüğümü, gitmişliğimi gelmişliğimi, boşluklarımı ve yokluklarımı..
Yine anlatacak çok şeyim var ama ne anlatsam anlayacak biri var, ne de benim öyle saatlerce anlatasım, susayım, anlasın konulu gecelerden birindeyiz işte
Hepsi bu.
Öyle işte.
Uyusam mı ki?
Bu Benim Şarkım Taam mı ?
Hadi gelin yine itiraf edelim her zamanki gibi. Sizin de çok sevdiğiniz şarkılar var biliyorum. Var işte olum, söylemiyorsunuz kimseye, altın gibi saklıyorsunuz. Paylaştığınız şarkılar arasında bazı şarkılar hiç olmayacak. Sadece siz bileceksiniz. Sadece siz dinleyeceksiniz, sanki sizinmiş gibi.
Kıskanıyorsunuz, çekemiyorsunuz dimi. Mükemmel olan şeylerin daha çok bilinip çoğalmasını istemiyorsunuz. Biliyorum, ben de öyleyim çünkü, herkes öyle. Çok pislik bir şey aslında bu, çok malız. Şarkı değil mi alt tarafı? Evet, şarkı. Yedi nota lan alt tarafı, sadece yedi. Ne olabilir ki? Sadece yedi notadan oluşan bir şarkı, neden paylaşılmak istenmez?
Galiba mucize buna deniyor. yedi nota, milyarlarca duygu. Çok ilginç bence, gerçekten mucize. Demek müzik güzel bir şey, ne bileyim. O yedi nota, bize paylaşmak istemeyeceğimiz şarkılar meydana getirtiyor. Ben memnunum bu durumdan zaten. Notalar kimsenin duymasını istemeyeceğimiz şarkılar yaratmaya devam etsin, biz de o şarkıları saklamaya devam edelim.
18 Haziran 2013 Salı
Asla geri dönme!
Aslında tek bir doğru var, sen kimsin? Tanıdığınız dünya karanlıkların altında uyuyorsa kalbinin kaybolup suya dönüşmesine izin verme. İçindeki yumuşak notaların seslerini hisset. İnan. İçindeki her gün, her saat, her dakika, her saniye sessizce atan güçlü kalbine inan. Hayatın içinde yüzerken ruhumuzun içindeki ışığın varlığını tamamen unutuyoruz. Asla unutma. Sen gerçekten kimsin? Tek gerçeğinizle yüzleşin. Tamamen parçalanmış olabilirsin fakat kendini tamir et. Başkalarının ne dediğinin bir önemi yok! Asla geri dönme... Çığlıkların altında da kaybolsan, acılar seni içine de hapsetse asla geri dönme ve kalbinin sesini izlemekten asla vazgeçme!
16 Haziran 2013 Pazar
BABİŞİMMM :)
İnsan olarak beni hayata hazırlayan,topluma kazandıran,zorluklarla mücadelede hep yanımda olan ilk bilgi ve sevgi kaynağım olan babam toplumdaki sevgi, saygı, hoşgörü ve dayanışma gibi üstün değerlere dayanan güçlü aile yapısının temel direğidir.Onun en önemli gayesi bizleri toplumda maddi ve manevi olarak en iyi şekilde yetiştirip, en iyi imkanlara kavuşmamızı sağlamaktır.Hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, yüreğindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren ,bizi geleceğe güvenle hazırlamak için ellerinden gelen tüm gayreti mutlulukla sarf eden babişimm :) Bu duygu ve düşüncelerle, bu anlamlı günün birlik, beraberlik, dayanışma, paylaşma ve ailelerimizle, Türkiye’mizde ve dünyada barış ve mutluluğa doğru atılan adımların başlangıcı olması dileğiyle, çocuklarına yani bizlere iyi bir gelecek hazırlayabilmek ve aile mutluluğunu sağlayabilmek için her türlü fedakarlığı gösteren başta MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün Birbirinden değerli HOCALARIMIN tüm BABALARIN ve baba adaylarının “Babalar Günü ’nü “en içten duygularımla kutluyor, tüm insanlık coğrafyasına, çocukların yanında hem annelerinin, hem de babalarının olduğu bir dünya ve ebediyete intikal etmiş babalara da Allah’tan rahmet diliyorum…
19 Mayıs 2013 Pazar
Gülümsemezsen, hayat kazanır !
Saat gece yarısını çoktan geçmiş ve her zamanki gibi uyku tutmuyor beni, ya da uyumak istemiyorum, emin değilim.. Ankara çoktan soğudu ve ayaz çöküyor artık gecelere.. Taze demlediğim çay, içinde olduğu bardaktan başkasını ısıtmaya yetmiyor. Yine de sarılıyor ellerim bardağa ve müzik başlıyor… Ben bitiyorum.
YOKUM
YOKSUN
YOKUZ...
O an kendimi dışarıda buluyorum. Hava 0 dereceye göz kırparken, üşümüyorum. Ellerim cebimde, dudağımda istemsiz bir mırıltı ve sokak lambalarının aralıklı aydınlıklarında sana doğru yürüyorum. Rüzgar savuruyor uzayan saçlarımı ve sokaklar boş. Ay, bulutların arkasında, kağıdın ardından tutulan fener ışığı gibi çelimsiz bu gece. Geceye yürüyorum, gece sen oluyorsun, sana geliyorum.
… ve bir uçurum.. Uçsuz bucaksız, senden bile derin. Öylesine derin.. Ölesiye derin.
Orada olmalısın, çünkü oradaydın, nereden çıktı bu uçurum? Nerede bitti sana varan yol ve neden korkmuyorum uçurumun zifiri siyahından? Bir adım yaklaşıyorum, ve bir adım daha, ve bir daha…
Senin kıyındayım, öyle olmalıyım, bir adım daha ve sana ulaşmalıyım.. Bir adım daha ve sen olmalıyım.. Son bir adım…
… yoksun. O son adımı da attım ve sen yoksun, düşüyorum… Düştükçe üşüyorum… Üşüdükçe kesiliyor nefesim ve garip, ses çıkarmıyorum.. Soğuyor bedenim ve yitiyor son nefesim..
O an çalıyor saatimin alarmı; rüyamda bulmaya çalıştığım seni, bu sabah gerçeğimde aramıyorum.. Taze demlediğim çay, bu sefer içtikçe içimi ısıtıyor. Güneş, soğuk sabahı tüm gücüyle ısıtmaya çalışır gibi parlıyor gökyüzünde.. Sokak lambaları, geceden kalma yorgunluklarını dindirircesine sessiz.
Ve ben…
‘Gülümse!’ diyorum kendime..
‘Gülümsemezsen, hayat kazanır!’
;)
19 Mart 2013 Salı
'' O iştee O ''
Şimdi yazsam sana. Ne kadar özlediğimi, bena böyle meaj atmayı bırakmanın ne kadar yasak olduğunu, yasakları çiğnememenin ikimize de -en çokta bana zarar verdiğini. Özlediğimi, hayatımda belki de ilk kez bi insanda bu kadar takılı kaldığımı, gidişinin hazminin çok zor olduğunu. Bazen çocuk gibi “acaba onun aklına geliyor muyum” diye düşündüğümü. Senin ne kadar sık aklıma geldiğini. Ne kadar özlediğimi tahmin bile edemeyeceğini. En çok gülüşünün ve gözlerinin hoşuma gittiğini bir o kadar da canımı yaktığını yine de aklıma geldiğinde tebessüm ettiğimi. Otobüste camdan dışarı bakarken kendimi bi anda sen de bulduğumu. Zor olduğunu, duygularımı sana göstersem acaba nasıl olacağını hayal etmekten ciğerimin solduğunu. Bir çok kişinin hayatıma girmesine izin vermememin tek sebebinin aslında sen olduğunu, hepsinde seni aradığımı, bulamadığımı. Aramaktan sıkıldığımı ama nedense senden daha doğrusu hayalinden bir türlü sıkılamadığımı. Gülüşün geldi bak yine aklıma. Bana “iyiki varsın” deyip ilk kez yakınlaştığını hissettiğim andan hemen sonra birden hayatımdan çıkmanı halâ anlayamadığımı. “Neden?” diye soracağım ama soramadığım halde senden ‘neden’ halâ nefret edemediğimi. Kafamda binbir senaryolar ürettiğimi, mesajlarını bir türlü silemediğimi...
10 Şubat 2013 Pazar
Havvanurcuğumun Doğum Günü...
Sen düzenlisin ben dağlınık...Ben mantıklıyım sen duygusal...Sen olgunsun ben çocuk...Sen idareci ablasın ben yaramaz çocuk.Sen türk kahvesi içmemin tek nedenisin.Kırk yıl hatrın var senin.Bir gülümsemenle beni aydınlatan kadim dostumsun.Sen nezaketsin,içtenliğin samimiyetin sözlük anlamısın Havvacığım .Haa tabiki arada fenalık geçiriyorum gardiyanlıklarından.Şaka bi yana biz geceleri birbirimizin dertlerini düşünüp uyuyamayanlardanız.Biz birbirimizi düşünürken gözleri dolanlardanız.Sen benim hayat arşivimsin.Bana saatlerce kahkaha attırabilen kişisin.Sen dostluğan inanmamın sebebisin.Sen benim biricik Havvamsın.
Bu gün senin doğum günün! Benimde sayılır aslında bu özel gününde sana duygularımı bu şekilde iletmek istedim.İyiki doğdun iyiki varsın.SENİ ÇOOOOKK SEVİYORUM . Ben de pasta istiyorumm.
Bu gün senin doğum günün! Benimde sayılır aslında bu özel gününde sana duygularımı bu şekilde iletmek istedim.İyiki doğdun iyiki varsın.SENİ ÇOOOOKK SEVİYORUM . Ben de pasta istiyorumm.
Cansel Hoş
9 Şubat 2013 Cumartesi
Hayatımınn derinlikleriiii
Mutlu olmak için çok sebep var aslında. Tabi mutlu olmayı bilen biri için. Hayatın güzelliklerini görebilmek gerekir bazen. Küçücük şeylerden bile mutlu olabilmek gerek… Mesela yeni ve güzel şarkılar bulduğumda sevinirim ben çocuk gibi mutlu olurum. Ya da arkadaşlarım geldiğinde içim içime sığmaz. Annem hakkımda ufacık güzel bir şey söylese bile sevinirim. Güzel resimler yaparım… Sonra onlara her baktığımda içimde mutluluk oluşur. Ya da yeni ve güzel kitaplar alırım kendime. Hepsi beni ayrı ayrı heyecanlandırır. Sıkıntımı kitap okuyarak geçiririm çoğu zaman. Birde en çok sonbahar geldiğinde mutlu olurum. İçimde büsbüyük bir sevinç olur o mevsimde. Kendimi iyi hissetmeme yarayan mevsimdir sonbahar. Beni mutlu eden mevsim…
Demek istediğim mutlu olmak o kadar da zor değil aslında. Tüm kötü olaylara rağmen önemli olan mutlu kalabilmek değil midir zaten? Hayata karşı gülümsersek hayat bizle savaşmaktan vazgeçer belki…
Müzik duygularımızın en açık dilidir.
Canım sıkıldığında, mutlu olduğumda,hüzünlendiğim de kısacası her an müzik dinleyebilirim. Müzik benim kurtarıcım belki de.Beni bu saçma hayattan kurtarıyor.Kendi dünyasının içine alıyor beni de. Tüm dünyadan soyutlanıp müziğin ritmine ayak uydurmak ne kadar da zevk verici.
Bir de şarkıların sana anımsattıkları vardır.Sevgilini,aileni, arkadaşlarını… Dinleyince yaşadığınız anılar,sevinçleriniz, üzüntüleriniz gözünüzün önünden geçer bir bir. Şarkıyı duyduğunuz da tek aklınıza gelen kişi olur o şarkının sahibi yada size o şarkıyı sevdiren…
Benim sırf onu düşünmek için dinlediğim şarkılar vardır mesela.Ve o şarkılara anlam katan tek bir adam. O adam olmasaydı o şarkıların bir anlamı olmazdı mesela.Bazı şarkılar onu anlatıyor bana. Sanki bilerek yazılmış gibi.Sanki sırf ben dinleyeyim diye.
Bu yüzden müzik dinlemeyi seviyorum.Bana anımsattıkları için.Beni bu dünyadan kurtardığı için.Ve daha bir çok şey için…
Bağlanmak??
İnanırsınız. Ne derse son harfine kadar inanırsınız. Hiç şüphe etmeden, içinde bir gram kuşku olmadan inanırsınız. Ona öyle bağlanırsınız ki kendinizi onsuz düşünemezsiniz. Taa içinizde hissedersiniz onu. Biraz geç cevap atsa hemen kızarsınız aklınıza türlü şeyler gelir. Hiç bitmeycek bir rüyada sanarsınız kendinizi. Ve sonra ne olur biliyor musunuz ? Bi anda soğursunuz birbirinizden, en ufak şeyleri dağlar kadar büyütürsünüz, rüya sona ermektedir artık, büyü bozuluyordur. Bu yüzden kimseye bağlanmayın, çünkü her ilişki budur.
Can Yücel'in de Dediği Gibi Bağlanmayacaksın Bir Şeye Öyle Körü Körüne...
Mükemmel Değilim.
Mükemmel değilim,olmak gibi bir çabam da yok. İnsanların istediğini yapıp hayatımdan vazgeçmedim. Kimseyi yarı yolda bırakmadım. Ne bir melek kadar iyiyim ne de kötü. Allah istemiş ve yaşıyorum,ve yaşadığım bu süre içinde insanlar hakkımda istediklerini düşünebilir. Bu umurumda olmaz. Çünkü onlar da mükemmel değiller.
Mükemmel değilim, hatalar yapıyor ve insanları incitiyorum; ama yine de eğer özür diliyorsam, gerçekten özür diliyorumdur.
Heeyyyy !!
Bende saçımı rengarenk boyayıp,bir karavan alıp,en yakın arkadaşımla seyahat etmek,sadece gezmek istiyorum.Karavanda uyanıp,karavanda uyumak istiyorum.Kışın Londra’ya,yazın ise göl kenarına gidip karavan ile orada yaşamak istiyorum.Arkadaşımla yaz akşamları ateş yakıp gitar çalmak,bol bol sohbet etmek istiyorum.Gün batımını izleyerek dalmak istiyorum uykuya...Ben gençliğimi yaşamak istiyorum.
ÇÜNKÜ BEN GENCİM...
7 Şubat 2013 Perşembe
HAYATIMDA BİR ŞEYLERİN DÜZGÜN GİTMESİ GEREK...
Yani direk olumsuz girmek istemiyordum fakat şöyle bir gözden geçirdiğim zaman da hayatımda kahkahalarla gülünecek kadar olumlu bir şey olmadığını farkediyorum zaten.
Sıradan bir liseliyim,tabi ergen triplerinde olacağım öyle değil mi? Hayır hayır,bence buna mecburum,öyle geliyor bana.Hayatımda kayda değer hiçbir şey olmamasına rağmen bir şeyleri paylaşmak istediğim için açtım zaten bloğu,hiçliği paylaşmak nasıl oluyorsa artık...
Sıradan bir liseliyim,tabi ergen triplerinde olacağım öyle değil mi? Hayır hayır,bence buna mecburum,öyle geliyor bana.Hayatımda kayda değer hiçbir şey olmamasına rağmen bir şeyleri paylaşmak istediğim için açtım zaten bloğu,hiçliği paylaşmak nasıl oluyorsa artık...
Sıradan bir liseli olmama rağmen hayatın çoğu iğrenç,üzüntülü yüzlerini,hayatta en sevdigin insanların erken gittiğini gördüm.Kötü zamanların ne demek olduğunu biliyorum yani.Ama şu ergenliğin dibinde olan 'Justin Bieber konserine gidemedim diye bileklerimi kestim.' tiplerinden değilim merak etmeyin.Hiçte olmadım.Eğer bilekleri kesmenin bir acı gösterisi olduğuna inansaydım emin olun bırakın kolları bacaklarıma falan geçerdim herhalde.
Tabi öyle her gün ağlayan hayatına acıyan biride değilim sakın sakın,sadece daha güzel olabilirdi.Hepinizin hayatınızın sevmediğiniz yönlerini silmek istersiniz,herkesin içinde küçük düştüklerinizi falan mesela,diğerleri unutur da siz hiç unutmazsınız ya o küçük düşürücü anları,hayatımda öyle zamanları koleksiyon yapıyorum bende.Küçük düşürüldüğüm söylenemez ama aklımdan çıkmayan çok sayıda olay var.Biraz daha açmalıyım değil mi?Eğer paylaşmak istiyorsam biraz daha tanıtmalıyım kendimi.
Adım Cansel .Doğma büyüme Ankaralıyım ya la.Okula erken başlayınca yaşıtlarımla aynı sınıfa gitmiyorum .16 yaşındayım ve lise 3 e gidiyorum.Dediğim gibi sadece 8. sınıfta çalışıp Anadolu lisesini kazanan ve ilerleyen bir kızım.Önemli olan ne mi?Ben çaresizlik ne biliyorum.Sözlük anlamını değil,çaresizlik nasıl bir kavramdır ki?Eminim senle benim kafamızdakiler değişiktir mesela.Kimileri için çaresizlik şudur herhalde,arada bir düşünüp gülebilirsiniz bu tarzda insanlara,iyi geliyor;
''Uf,ayrılsam mı ayrılmasam mı ya?Biliyorum çok üzülecek ama sevmiyorum ne yapıyım.Çok çaresizim.''
Demiştim ya gülebilirsiniz diye,buyurun gülün,şahsen bana komik geliyor çünkü.Gerçekten çaresizliğin bu olmadığını bilseler keşke...
Tabi öyle her gün ağlayan hayatına acıyan biride değilim sakın sakın,sadece daha güzel olabilirdi.Hepinizin hayatınızın sevmediğiniz yönlerini silmek istersiniz,herkesin içinde küçük düştüklerinizi falan mesela,diğerleri unutur da siz hiç unutmazsınız ya o küçük düşürücü anları,hayatımda öyle zamanları koleksiyon yapıyorum bende.Küçük düşürüldüğüm söylenemez ama aklımdan çıkmayan çok sayıda olay var.Biraz daha açmalıyım değil mi?Eğer paylaşmak istiyorsam biraz daha tanıtmalıyım kendimi.
Adım Cansel .Doğma büyüme Ankaralıyım ya la.Okula erken başlayınca yaşıtlarımla aynı sınıfa gitmiyorum .16 yaşındayım ve lise 3 e gidiyorum.Dediğim gibi sadece 8. sınıfta çalışıp Anadolu lisesini kazanan ve ilerleyen bir kızım.Önemli olan ne mi?Ben çaresizlik ne biliyorum.Sözlük anlamını değil,çaresizlik nasıl bir kavramdır ki?Eminim senle benim kafamızdakiler değişiktir mesela.Kimileri için çaresizlik şudur herhalde,arada bir düşünüp gülebilirsiniz bu tarzda insanlara,iyi geliyor;
''Uf,ayrılsam mı ayrılmasam mı ya?Biliyorum çok üzülecek ama sevmiyorum ne yapıyım.Çok çaresizim.''
Demiştim ya gülebilirsiniz diye,buyurun gülün,şahsen bana komik geliyor çünkü.Gerçekten çaresizliğin bu olmadığını bilseler keşke...
ÇARESİZLİK BU DEĞİLLLLLL!!!
Cansel HOŞ
6 Şubat 2013 Çarşamba
HAYAT DEDİKLERİ...
İğrenç ötesi bir film içerisindeyiz hepimiz.Ben bu filmden çok sıkıldım.Neden?,Nasıl?,Niçin? gibi soruları sormaktan nefret ediyorum kendime...
Ama insanın nefret ettiği her şey başına geliyo bu filmde...
Ne kadar umursamazca yaşasan da bu filmi bir şeyleri dert ediyorum ve hep birileri tarafından yanlış anlaşılıyorum.Neyse gece gece çenem düştü herkese iyi geceler :)
Cansel HOŞ
5 Şubat 2013 Salı
VAR MIIIII ?
Arkadaşlığın bana göre tek bir tanımı yoktur.Paylaşmak,güvenmek,fedakarlık,açık sözlülük...
Hayat dümdüz bir yol değildir.Herkesin hayatında dönem dönem inişler çıkışlar,olumsuzluklar vardır.Bu yüzden her gün mutlu olacagız diye de bir şey yoktur.Ama kendimizi kötü hissettiğimizde yanımızda bir destek isteriz, bir dost.Önemli olan bana göre gerçek dostu bulabilmektir.Mutsuz olduğunuz zaman yanınızda bir sürü kişiyi bulabilirsin peki ya mutsuz olduğun zaman o insanlar yanınızda mıdır ? İşte dostluk mum ışığına benzer,ortalığa karanlık hakim olduğunda ancak belli olur.
Arkadaşlık bir insanla günde 6-7 saat konuşmak,yaşadığı her şeyi bilmek değildir.Başı sıkıştıında herkesten önce senin koşmandır,onu kimseye muhtaç ettirmemendir.İşte bunları yapabiliyorsan eğer sen gerçek bir arkadaşsın.
Arkadaşlık bu devirde peynir,su gibi değerlidir.Tabi gerçekten gerçek arkadaşın varsaaaaa...
HADİ SÖYLE BAKALIM VAR MI ????
Cansel HOŞ
Hayat dümdüz bir yol değildir.Herkesin hayatında dönem dönem inişler çıkışlar,olumsuzluklar vardır.Bu yüzden her gün mutlu olacagız diye de bir şey yoktur.Ama kendimizi kötü hissettiğimizde yanımızda bir destek isteriz, bir dost.Önemli olan bana göre gerçek dostu bulabilmektir.Mutsuz olduğunuz zaman yanınızda bir sürü kişiyi bulabilirsin peki ya mutsuz olduğun zaman o insanlar yanınızda mıdır ? İşte dostluk mum ışığına benzer,ortalığa karanlık hakim olduğunda ancak belli olur.
Arkadaşlık bir insanla günde 6-7 saat konuşmak,yaşadığı her şeyi bilmek değildir.Başı sıkıştıında herkesten önce senin koşmandır,onu kimseye muhtaç ettirmemendir.İşte bunları yapabiliyorsan eğer sen gerçek bir arkadaşsın.
Arkadaşlık bu devirde peynir,su gibi değerlidir.Tabi gerçekten gerçek arkadaşın varsaaaaa...
HADİ SÖYLE BAKALIM VAR MI ????
Cansel HOŞ
Boşlukta mıyım neyim ?
Uzun zamandır nerede olduğumu bilmiyorum. kendimi bir kavanozun içine hapsedilmiş bir balık gibi hissediyorum.önüme çıkan engeller aşmaya çalıştıkça daha da yükseliyorlar.öyle kaptırıyorum ki bazen kendimi gerçekten yaşadığımı bile unutuyorum. sınavlar,okul,ev hepsi hayatımdan bir şey götürüyor.çok boş hissediyorum kendimi...söyleyecek sözlerim, bağıracak sesim yokmuş gibi geliyor.Her şeyin sıradanlaştığını görmek ne kadar kötü.. tamda bu yüzden yeni bir ülke yeni bir hayat bulmalı-hiç kullanılmamış, sıfırdan...
Cansel HOŞ
Kaydol:
Yorumlar (Atom)











